
Türkiye Çağdaş Alevi Bektaşi Birliği
Türkiye Çağdaş Alevi Birliği bir düşünce kuruluşudur. Kendi iç bütünlüğü olan ve bir Rönesans’ı yaşamış inancın, bir iz sürümünün, felsefi bir bakışın; tarihin derinliklerinden süzülerek gelen bir aydınlanmanın devamıdır.
Yani Anadolu Alevi Bektaşiliğinin bütünlüğüne hizmet edecek olan önemli bir halkanın tarihî kilometre taşı olacaktır.
Bir bütünün parçası olarak, 12. ve 13. yüzyılda Anadolu erenleriyle bütünleşen bir değerler bütünlüğünün tüm renkleriyle bugünün çağıyla buluşmasının yeniden bir dirilişi olacaktır.
Sokrates’in, Aristo’nun, Farabi’nin akılcı felsefesinin Anadolu’daki karşılığı olan Alevi tasavvuf kültürünün hamuru, mayası olmuş Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin ve ocakların yol ehli erenlerinin, halk kültürü edebiyatımızın, evrensel barışın dili olmuş Yunus Emre’nin bu toplumla yeniden kucaklaşması ve yaşatılması olacaktır.
İlke ve Yaklaşım Maddeleri
-
Dogma esaslı değil, bâtınî hümanist birliğe yolculuk yapmış; insanın sosyolojik evrimi olan tarihi temel alacağız.
-
Metafizik esaslı tek tipliliği ve ötekileştiren tarikatçı–cemaatçi bir anlayış içinde olmayacağız.
-
Bu inancın ana ekseni olan aklın yolunu daima açık tutmak, “İlimle, bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.” ilkesini unutmadan ve “72 millete bir nazarla bakma” anlayışını sürdüreceğiz.
-
İnanç kültürümüzün kendi özgül koşullarında, yine kendine özgü yaşam alanlarında sosyolojik–toplumsal bir gerçeklik olarak yaşanmasına ve yol ehli insanlarla sürdürülmesine önem vereceğiz (şekilciliği değil, özü temel alacağız).
-
İleri değerlerin kendiliğinden evrenselleşmediğini, her tarihî dönemde birilerinin bedel ödediğini unutmayacağız. İlkesizlik yapmayacağız. (Evrensel barışın ve özgürlüklerin her şeyin önünde olduğu gerçeğinden uzaklaşmayacağız.)
-
Egemen güçlerin hiçbir zaman, hiçbir yerde yanında olmayacağız. (Hak ihlali ve hukuksuzluk bir kişi için bile olsa, mazlumun yanında olacağız.)
-
Emperyal güçlerin “böl, parçala ve yönet” stratejilerine ve taktiklerine hiçbir zaman, hiçbir yerde alet olmayacağız. (Bir ülke insanı olma bütünlüğü içinde farklılıklarımızla birlikte, laik demokratik cumhuriyetin eşit yurttaşlığını savunacağız.)
-
Bir azınlık olmadığımızı unutmadan; laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olması gereken Cumhuriyet, ortak paydamız olacaktır.
-
Bize tamamen yabancı olan ümmetçi çağrışımlara, kula kulluk ettirilme çabalarına; adının önüne birtakım sıfatlar koymuş, ham kafalı ya da nice okumuşlara inat, biz bu toplumun geri yüzü olmayacağız.
-
Yaşadığımız ve faaliyet yürüteceğimiz farklı ülkelerin pozitif değerlerine ve başkaca farklı hassasiyetlerine gereken saygı ve özeni maksimum düzeyde göstereceğiz. Barışçıl bir davranış içinde olacağız.
-
Evrenin bir bütün yürüyüşü ve bütünün parçası olduğumuzu unutmadan, iyiden ve güzelden yana nerede ne varsa, kendimizden başlayarak değişime, dönüşüme ve yenilenmeye dair hayatın içinde her alanda olacağız.
-
Toplumların sosyolojik evrimi içinde hamurunu farklı etnik aidiyetlerle yoğurmuş, mayası Alevi Bektaşilik olan (Anadolu Aleviliğinin, İslam’ın Rönesansı’nı yaşamış aydınlanmacı bir inanç sistemi olarak kendi içindeki farklı renklerini bir bütünlük içinde yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceğiz).
-
Alevi Bektaşiliğin kendi iç bütünlüğü olan bir yolun inancı olarak, geleneksel halk kültürü içinde pozitif manalarda söylenmiş birçok söz ve deyim vardır. Bu söz ve deyimlerin doğru zamanda, doğru yerde ve doğru insanla buluşması ve doğru okunması yönünde ayrı bir hassasiyet içinde olacağız.
-
Bu bağlamda, kendi söz ve değerlerimizle bu toplumu yanıltmaya çalışan ve zaman zaman kendi çıkar ve amaçlarına alet etmeye, bizleri sadece yumuşak huylu, tepkisiz bir topluluk gibi göstermeye çalışanlara taviz vermeyeceğiz, cevapsız bırakmayacağız. Teşhir etme hakkımızı ve başkaca saklı haklarımızı kullanmaktan asla geri durmayacağız.
-
Sadece sportif faaliyetlerde ya da sendikal çalışmalarda kullanılan, siyaset biliminde, siyaset dilinde karşılığı “azınlık modeli” olan federasyon gibi, konfederasyon gibi örgütlenme modelinin kesin bir dille reddedilmesini bulunduğumuz her yerde savunmayı ve Alevi toplumunu bilgilendirmeye devam edeceğiz. Çünkü biz bir azınlık değiliz. (Ne devşirme ne de misafiriz, bu ülkenin gerçek sahiplerinden bir bütünün parçasıyız.)
Farkımız Nedir, Ne Olacaktır?
Bir düşünce kuruluşu olarak bugüne kadar ortaya çıkan Alevi örgütlenmelerinden ne farkı vardır? Farkımız ne olacaktır?
Birincisi ve en temel olacak olan farkımız: Kendi ülkemiz zeminine ayaklarımızı basarak, toplumsal bütünlüğe hizmet etmek olacaktır.
İkincisi: Yeterliliklerimiz noktasında tavizkâr olmayacağız; tam bir özgüven içinde davranacağız. Ve yetersizliklerimizi de bir komplekse dönüştürmeden, yetkin insanlarımızın eleştiri zeminini hep açık tutarak öğrenmeyi kesintisiz bir sorumluluk içinde sürdüreceğiz.
Üçüncüsü: Biz bir dernek ya da her gün bir yerlerde mantar gibi açılan Cem Evleri örgütlenmesi değiliz.
Aleviliğin toplumsal yapısı içinde bir düşünce kuruluşu olarak, tarihsel yolculuğunun kodlarını doğru okumak, tarihî sosyolojisini diyalektik bütünlük içinde günümüze taşımak; özü esas alarak günübirlik tartışmalardan uzak, inancın doğal zemininde yaşanmasına hizmet edecek, kirlenmemiş doğru bilgilerin aktarılmasına katkı sağlamak olacaktır.
İlk defa Anadolu Alevi Bektaşiliğinin bir bütünlük içerisinde, Anadolu erenlerinin bütün renklerinin kendisini içinde görebileceği, doğru bir ad altında bir örgütlenme anlayışını ortaya koyuyoruz.
Yine, bir bütünün parçası olarak bir ülke insanı olma gerçeğimizi birleştirerek, iki arada bir derede olmadığımızı, olamayacağımızı; laik demokratik sistemin olmazsa olmazı ve Cumhuriyetin temel kurucu ögesi olduğumuzu açıkça ilan ediyoruz.
Ve ülkemizin üçte bir nüfusunun karşılığı olan biz Alevi Bektaşiler, emek, hak, adalet ülküsü ile demokratik toplumun ve barışın mayası olduğumuzu savunuyoruz.
Gerek ülkemizde, gerek Avrupa ülkelerinde örgütlenme düzeyinde bir eksen kaymasına “dur” dediğimizi; bu bağlamda sadece sportif ya da sendikal faaliyetlerde kullanılan federasyon ve konfederasyon gibi adlandırmaların, siyaset dilinde karşılığı “azınlık modeli” olan örgütlenme modelini reddettiğimizi ve Alevi Bektaşilerin bir azınlık olmadığını açıkça ortaya koyuyoruz.
Açık, şeffaf ve dürüstçe Türkiye Çağdaş Alevi Bektaşi Birliği’nin bir düşünce kuruluşu olarak dini bir örgütlenme olmadığını; din esaslı bir yaşamı örgütlemeyeceğimizi tüm topluma deklare ediyoruz.
Alevi Bektaşiliğin elbette ki bir inanç kültürü vardır. Bu inanç kültürünü geniş anlamda İslam’ın bahçesi içinde, Alevi Bektaşi tasavvufu bütünlüğü içinde yaşamaktadırlar. Anadolu Alevi Bektaşiliği, kurumsal olarak hiçbir zaman din esaslı yaşamamıştır. Dine sosyolojik, toplumsal bir olay olarak bakmış; İbni Rüşt’ün dediği gibi inancı, insanın kendi iç manevi dünyasına yaptığı bir yolculuk olarak görüp, inanç kültürünü bir şova, gösterişe dönüştürmeden yaşamıştır. Bugün de özgül koşullarında, kendine özgü alanlarında, ehil insanların, yol erenlerinin, pirlerinin rehberliğinde yaşamaya devam etmektedir.
“İlimle, bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.” ilkesiyle hiçbir zaman pozitif bilimi reddetmemiş; bugün de çağın ileri değerlerinden kopmadan, cemleri bir arınma toplantıları anlayışı içinde yaşamaktadırlar. Bu bağlamda ülkemizde ve yurt dışında insanlarımızın bir araya geldikleri kültür merkezleri ve cem evleri bu bütünlük içinde değerlendirilmelidir. Aynı zamanda insanlarımızın cem evlerini ibadet yerleri olarak görmeleri de bir çelişki değildir, diyoruz.
Alevi Bektaşiliğin Felsefi Tanımı
Tarihin derinliklerinden süzülerek ve kendi içinde sosyolojik evrimini yaşayarak gelen felsefi bir düşünce sistemidir. Ancak sadece bunu söyleyerek bir nokta koymak eksik olur. Kendi iç bütünlüğü olan bu inancın bugünün çağında hayatın içinde bir karşılığı vardır. Bunu da iki temel nokta ile özetleyebiliriz:
-
Tarihten gelen inanç kültürünü insanda somutlaştıran ve Yaradan’ı evrenin bir bütün yürüyüşü içinde gören, kendi benliğinde, kendi vicdanında ve kendi yüreğinde bütünleştiren bir yolun yoldaşlığıdır.
-
Alevi Bektaşi tasavvufunda bunun anlamı şudur: Nefsi temizleye temizleye değişen, dönüşen, gelişen ve olgunlaşan bir inanışın ve düşünüşün adıdır Alevilik.
Alevi Bektaşilik, temel insan hak ve özgürlüklerini, evrensel değerleri ve pozitif bilimi reddetmeyen; tercihleri aydınlanmadan yana olan toplumsal bir yaşamın adıdır.
Kodlarını ister bilimsel çağın verilerinde arayalım, ister geleneksel halk kültürlerinin evrimleşmelerinde ya da inanç değerlerinin içinde arayalım; zaman–mekân kavramını dikkate aldığımızda, yani diyalektik baktığımızda, aklın süzgecinden geçmeyen hiçbir olguyu bu inanç kabul etmemiştir ve dolayısıyla dogmaya kendisini hapsetmemiştir.
Neden Türkiye Çağdaş Alevî Bektaşî Birliği?
-
Nihai amaç, doğruluğuna inandığımız (Birlik adının) bir çatı örgütlenmesiyle vücut bulmasına, inşasına hizmet etmektir.
-
Çok parçalı bir yapıya son vermenin ilk adımı olacaktır.
-
Geniş bir kadro örgütlenmesi hedefiyle, profesyonel bir çalışmayı hayata geçirmek.
-
Örgütlenme düzeyinde bir eksen kaymasına son vermek.
-
Demokratik zeminde, en geniş anlamda bir yaptırım gücünü, bütüncül bir sesi oluşturmak ve geliştirmek.
-
Kariyer hedefli, popülist liderliklere son vermek; kolektif davranışı ve ortak aklı görünür kılmak.
-
Bir bölge insanı değil, bir ülke insanı olduğumuzu; misafir değil, bu ülkenin gerçek ev sahiplerinden olduğumuzu; azınlık değil, öznesi olduğumuzu herkese hatırlatmak ve ilan etmek olacaktır.
-
Sadece bir inanç kurumu ve kuruluşları olmadığımızı, aynı zamanda her alanda toplumu yönetme bütünlüğü içinde var olmanın eşitlik koşullarını yaratmak ve geliştirmek olacaktır.
-
Alevi Bektaşilik adına örgütlenmelerin klasik dernekçilik olmadığını; teolojik temelleri olan, tarihsel bir Rönesans’ın, aydınlanmanın temelini oluşturan ve müsbet bilimin geliştirilmesine inanan en büyük halkalardan biri olarak bir düşünce sistematiği ve düşünce kuruluşları olduğunu yeniden bilince çıkarmak olacaktır.